Eğer yürüdüğün yolda engeller yoksa o yol seni bir yere götürmez.
Bazı insanlarla yüzleşmek zordur, haksız çıkarsın. Çünkü onların galip gelecekleri ikinci bir yüzleri daha vardır.
Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.
Ne istersen yapabilirim gibi geliyor bana, çünkü istediğim hiçbir şey yok artık.
Hayvanlar benim arkadaşlarım ve ben arkadaşlarımı yiyemem.
Bir kadın, bir koca buluncaya kadar geleceği konusunda endişelidir. Bir erkek ise ancak bir kadınla evlendikten sonra geleceği konusunda endişelenmeye başlar.
Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif almayı değerli kılan.
Dünyada iki tane trajedi vardır. Biri kalbinizdeki tutkuyu yitirmek, diğeri ise kaybettiğiniz tutkuyu geri kazanmaktır.
Bazı insanlar, bazen insanlar.
Bir dindarın bir şüpheciye göre daha mutlu olmasının, sarhoş bir kişinin ayık bir kişiye göre daha mutlu olmasından farkı yoktur.
Köle gibi eğitilenler, köle gibi yönetilebilirler ancak.
Birisi olacaksa; geçmişimi merak ederek değil, geleceğimi hayal ederek gelsin! Korkaklarla yürüdüğüm yolda, tek kalmaktan yoruldum.
Bize bir kaç deli gerek, şu akıllıların yol açtığı duruma bak!
İşleyebileceğiniz en büyük günah, başkasından nefret etmek değil, ona kayıtsız kalmaktır. İnsanlık dışı olmanın özü nefret değil kayıtsızlıktır.
Suskunluk, aşağılamanın en iyi anlatım biçimidir.
Kaplan adamı öldürmek isterse adı vahşilik, adam kaplanı öldürmek isterse adı spor olur. Suç ile adalet arasındaki fark da bundan büyük değildir.
Çıplak bedenler bizi şaşırtmıyor artık, çıplak beyinlerdir varlığına dayanamadığımız.
Bir kez kalp kırıldı mı, geriye dönüş yoktur bunun. Hiçbir şeye aldırmaz olursunuz. Mutluluğun sonu, huzurun başlangıcıdır bu.
Kanat aç sen kalbim, kanat aç engine. Aşkın bir yük oldu, düşemedin dengine.
Gelecekte doktorların hastalarına yazacakları reçete, Müslümanların kıldığı namaz ve tuttuğu oruç olacaktır.
İlk aşkımız biraz sersemlikle bir hayli meraktan ibarettir.
Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız, oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız.
Tecrübelerimizle biliyoruz ki; kimse tecrübelerden ders almıyor.
Yirmisinde komünist olmayanın kalbi, kırkında hala komünist olanın aklı yoktur.
Tecrübe, insanların hatalarına verdikleri isimdir.
Müşkülün müşkül üstüne, problemin problem üzerine yığıldığı günümüzde, bütün problemleri bir kahve içme rahatlığında çözen Hz. Muhammed’e, beşeriyetin çok ihtiyacı vardır.
Bilgi paraya benzer, kazandıkça tutkuya dönüşür, ancak bu iyi bir tutkudur.
Dertli olmanın sırrı, dertli olup olmadığımızı düşünecek kadar boş vakte sahip olmamızdır.
Para açlığı giderir, mutsuzluğu değil, yemek mideyi doyurur, ruhu değil.
Sözünüz senediniz kadar sağlam olamaz; çünkü belleğiniz hiçbir zaman onurunuz kadar güvenilir olamaz.
Benim şaka tarzım doğruyu söylemektir. Doğru dünyadaki en komik şakadır.
Hatalarla dolu bir hayat, hiçbir şey yapmadan geçirilen bir hayattan daha onurludur.
Kendi dilini bilmeyen başka dil öğrenemez.
Sorun çaresizlik değil, isteksizlik. İsteksiziz, çünkü çocuklukta bize uygulanan ilk şey, içimizdeki isteği öldürmektir.
Kahramanca can vermek yeteneksiz kişilerin ünlü olabildikleri tek yoldur.
Attığınız tokada karşılık vermeyen kişiden sakının: o hem sizi bağışlamaz hem de kendinizi bağışlamanıza olanak bırakmaz.
Beğenmediğiniz bir şeyi alkışlamak, yalan söylemenin birçok çeşidinden biridir.
Evlilik, pencere kapalıyken asla uyuyamayan bir erkekle, pencere açıkken asla uyuyamayan bir kadın arasındaki ittifaktır.
Biz iki hırsız arasında kendimizi ifade ederiz. Düne ait üzüntüler ve yarına ait korkular.
Diş ağrısı çekenler dişleri sağlam olanları; yoksulluk çekenler de parası çok olanları mutlu sanırlar.
Sessizliğe inananlardan yanayım; bu konuda saatlerce konuşabilirim.
Gençken yaptığım on şeyden dokuzunun başarısızlıkla sonuçlandığını gördüm. Başarısız olmak istemiyordum onun için ben de on kat daha fazla çalıştım.
Gerçek şu: özgürüm, sağlıklıyım, mutluyum ve patlıyorum sıkıntıdan!
İnsanlar kendi durumlarıyla ilgili olarak her zaman koşulları suçlar. Ben koşullara inanmam. Bu dünyada yol alan kişiler, ayağa kalkıp istedikleri koşulları arayan ve bulamadıklarında yaratan insanlardır.
Yanlışlık fare deliğinden geçer, doğruluk kapılardan sığmaz.
Ölümü ortadan kaldırırsanız, doğum gereğini de ortadan kaldırırsınız: üremeyi sürdürürseniz, çocuklara yer açmak için sonunda yaşlıları öldürmek zorunda kalırsınız.
İnançlı birinin inançsız birinden daha mutlu olduğu fikri, sarhoş birinin ayıktan daha mutlu olduğunu iddia etmek gibidir.
Hayatta saadeti yapan şeyler çok küçük parçalardır. Bir iyilik, bir gülümseme, tatlı bir bakış, iyi bir dilek. Aslında mutlu olanlar, bu küçük şeylerin huzuruna varmış olanlardır.
Demokrasi, hak ettiğimizden daha iyi yönetilmeyeceğimizi garanti eden bir sistemdir.
İnsanların ölmesiyle yaşamın gülünçlüğü nasıl değişmezse, insanların gülmesiyle de yaşamın ciddiliği değişmez.
Akılsızın biri, ülkesinin en akıllı insanını aşabilir. Bunu yapmaya can atar hatta.
Gencim ben. Yaşamımda bir şeyler olmasını öylesine istiyorum ki. Onların yaşına gelince hiçbir olaya karışmadan yaşamak isteyeceğimi söylüyorlar. Onların yaşında değilim ki ben.
Savaşları kazanabilir, kentleri zapt edebilirsiniz ama ulusları fethedemezsiniz. Hala anlamadınız mı bunu?
Bütün zekâmı, yeteneğimi, şöhretimi, eserlerimi akşam eve zamanında gelip gelmeyeceğimi merak eden bir kadın için feda edebilirim!
Siz var olan şeyleri görür ve şöyle dersiniz: Neden? Oysa ben olmayan şeyleri hayal eder ve derim ki: Neden olmasın?
Yaptığınızı, bir başka budalanın, bunları sizden beklediğini düşündüğünüz için yapıyorsanız, onun sizden bunları beklemesi de, sizin onun bunları beklediğini umduğunuzu sandığından ileri geliyorsa, herkes istemediği bir şeyi yapıyor demektir. O zaman ortaya budalaca bir durum çıkar.
Çılgın mı doğmuştum, yoksa fazla mı akıllıydım bilmiyorum; benim dünyam yeryüzüne uygun değildi. Düş dünyasından çıkıp gerçeklerle karşılaşınca tedirgin oluyordum. Toplumun dışında, siyasetin dışında, sporun dışında, kilisenin dışındaydım. O günlerde, eğer öyle bir deyim bulunsaydı,” her şeyin dışındaki ” denebilirdi bana.
Dâhiler, içkiyi bir ilaç gibi kullanıp içe içe yaşamsal sermayelerini tüketebiliyorlar. Atatürk, bu yolla Türk uygarlığını kurtardı; ağzına bir damla içki koymayan Hitler ise Almanya’yı batırdı. Edmund Kean, Frederick Robson ve Charles Dickens, kızıştıran uyarıcılarla yaşamlarını sürdürebildiler. Bu onlara “olumsuzluk”. Denen en yüce profesyonel unu sağladı; ama hepsi altmışına varmadan öldüler.